macenin birinci günü

merhaba sayın okurlar ve okuyormuş gibi yapanlar! birazdan bahsi geçecek yazılar macenin 8 gününden ilkinden ibarettir.


günaydııın ey halkımmm! günaydın kütahya! yine bok gibisin ve şeker pancarı kokuyorsun kütahya. sabahın dokuz kırkbeşinde sokakta bir şeyler satan amcaların bağırmasıyla güne başlıyorsun. kışlık patatesler gelmiş ve indirimde. üzgünüm nakit yok yanımda alamıyorum kış için patates. bu esnada belediye anons geçiyor sağlıklu huzurlu ve mutlu günler dileriz diye. ha siktir oradan. bunların hiçbiri kütahyada mümkün değil. kütahyada tek mümkün olan şey günü bitirebilmek. geceden oksijensiz kalmışım. kapıyı açıyorum ama kütahyada hala soba yakan insanlar var. duman kokusu odaya girince rahatsız oluyorum. tuvalete varmam ortalama 3-4 saniye sürüyor çünkü göt kadar evde yaşamımı sürdürüyorum. tuvalette aynan yok farkında mısın? bakmıyorsun zaten sabah kendine çok normal değil mi? yüzüne su çarpıp dişlerini iki macun sürdükten sonra havluyu aramıyorsun bile. ıslak ıslak evin içinde dolaşırken hava durumuna bakıyorsun. ona göre giyineceksin. iki arada bir derede kaldıktan sonra çıplak kalmıyorsun artık. evi yalandan da olsa topluyorsun. evin içinde ayakkabıyla yürüyorsun yine. annen görse kızacak baban görse küfür edecek. apartman boşluğundan inerken bir ahırda yaşadığını fark ediyorsun. o her gün maruz kaldığın sokakta seni bekleyen birileri var yine kapıda. ufacık bir sevgi istiyor sabahın onunda. birazcık kafasını okşuyorum bana gülüyor gülüyor ama güldüğünü çaktırmıyor. kedileri ve köpekleri sokakta yalnız görünce üzülüyorum. her birini eve almak istiyorum ama yalnız kalmalarından korkuyorum. her sabah işe giderken mezarlıktan geçmenin nasıl bir his olduğunu hanginiz biliyor? her sabah dilenen insanlara rastlamanın nasıl bir his olduğunu kaçınız biliyor? her şeyi de ertelediğim gibi evden geç çıktığım için işe geç kalmama telaşıyla işe koşturuyorum. ev iş arasındaki o yolda kaybolmamalıyım. iş kısmını pek anlatmayacağım ama orada keyfim yerinde. iş çıkışları şehrin biraz hafiflediğini görüyorum. kütahyada hayat 8 de bitiyor genelde. eve dönüş yolunda şehrin hafif gürültüsüne maruz kalıyorum. yoldayken yapmayı sevdiğim tek şey insanları gözlemleyebilmek. eve her dönüşümde tekelin önünden geçerken şarap alıp almamak arasında kaldığımda kendine olum artık ev geçindiriyorsun bırak şarabı diyorum. ama yine o kırmızıdan vazgeçemiyorum. ev iş şarap üçgeninde derinlerde bir yerlerdeyim. kayıp değilim ama gün yüzü de görmedim henüz. eve dönünce dünden kalan soğuk yemekleri ısıtmaya çalıştığımda yalnızlığa alıştığımı değil büründüğümü fark ediyorum. o bulaşıkları lavabonun içerisinde biriktirdiğinde anlıyorsun sana kimsenin gelmeyeceğini. yemekten sonra sessizlik hakim eve. sen ise yatağından bile çıkmıyorsun. tenezzülün yok bazı şeylere. kalmadı senden sana bir parça kalmadı. 


macenin sekiz günü 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

tükeniş

kahve ve melatonin

huyumdur hep dirilirim