Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

mezarlar papatyalar

yitiriyorum aklımı baştan sona  çıkıyor ruhum bedenimden yavaşça özlüyorum eski zamanları tütüyor burnumda geçmiş kendime gururla baktığım anları şimdi kim geride kaldı?  ne geride kaldı? yitik suretimin parçacıkları cam kırıntıları kalbimin çatlakları birkaç çizik yüzümde söyleyin şimdi bana yaşayan bir ölü müyüm yoksa? kim bu akıtan zehrini bu sayfalara? hemen şimdi söyleyin bana zaman şimdi çatlak bir ayna parça parça suretler yansıtmakta evet şimdi söyleyin bana yaşayan bir ölü müyüm yoksa? bazı sesler var kulaklarımda yitirirken parmak izlerimi çıkan son sözler dudaklarımda pul pul dökülen tenim yine o sesler kulaklarımda bakınıyorum etrafa yok kimse kendimden başka ah yalvarıyorum tanrıya! yaşayan bir ölü müyüm yoksa? şimdi son sesler boğazımda ben yaşayamayan bir ölümlüyüm oysa hiçbir zerre geri gelecekmiş gibi değil

bataklık

baştan çıkarıcı bir samimiyetsizlik. ‘’oyun oynamıyoruz burada’’ demiyor kimse. herkes bataklık haline gelmiş benliğinden içeri alıyor insan, aldıklarının öylece batıp gitmesini seyrediyor, arkası dönük. bilmeden, bilerek yapıyor bunu. öğrenmeyi tercih etmiyor. suçlu insan. sonuna kadar gitmiyor. böyle olunca gerisin geriye düşüyor. sevmeler güzel değil, gelmeler, beklemeler, bitmeler güzel değil hele gitmeler hiç güzel değil.  kimse büyümüyor, bölünüyor. yalanı nefes alıp vermek kadar kolayca söylüyor, duymuyor, sarılmıyor, darılıyor, düşüyor. hemen olmasını istediğin şeyler için savaşmıyorsun, hayal kurmuyorsun, emek vermiyorsun, hayıflanıyorsun, yapamadım edemedim diyorsun, ne yapıyorsun, sahi ne yaptın? ağaç dikmiyorsun, ateş yakmıyorsun, üretmiyorsun, okuyorsun, az okuyorsun onu da anlamıyorsun zaten, yazmıyorsun. her gün yeni bir bilmece... yarın muammasına doğru gri şehirlerde akıyor insan, masmavi gökyüzü altında buluşamıyor. akıp geçen zaman, akıp giden yollar, akıp gide