kayıp

 


uzun zamandır bir şeylerin yolunda gitmediğini görmek ve üstelik bunu her eve döndüğünde aynanın karşısında kendine söylemek..  yorulmadın mı? tekrarlıyorsun dimi bazı şeyleri? hatta tekrar bile tekrar geliyor sana. bir tekrar iki tekrar üç tekrar... gün bittiğinde de o dış kapı var ya apartmanın girişinde bildin dimi? ha orada seni bekleyen iki şey var her gün olduğu gibi. başka bir şey yok. başka seni bekleyen yok. başka ellerinle beslediğin ve kafasını okşadığın bir şey yok. yok buna alış. buna alış çünkü sevgine karşılık veriyor o. dili yok sesi var. en güzel anların bu. evet evet senin günün hep böyle bitecek. seni onlardan başka bekleyen yok. aç aç kapıyı gir içeriye. dünden kalan şarap bardağının dibinde tortu var gördün mü?  ha o tortu dün geceki sen aslında. kalmışsın yine en dipte. seni yine o dipten derinden çıkartacak kişi de sensin. ama sen ne yapıyorsun yine o şaraba kaldığın yerden devam ediyorsun. kirli ve diptesin. kirli ve diptesin farkında mısın? o kadar derindesin ki senin kirini pasını gören yok. senin o aynadaki halini senden başka gören yok. sabahları o kırdığın yumurta var ya hani. 2 yi geçmeyecek. 3 olmayacak. hatta pişmesini beklemeden alacaksın tabağına. pişmeyecek hiçbir şey tam pişmeyecek. zaten kime ne pişiriyorsun sen? yetecek sana 2 bilemedin 1 dilim ekmek yetecek. o tabakta tat yok biliyorsun dimi? niye yiyorsun hala? çay da demlemiyorsun artık. poşet çay var poşet çay. buzdolabının üstünde seni bekliyor.  o çay soğuyacak soğuk soğuk yudumlayacaksın. eski tadının olmadığını anlıyorsun o an işte.  omuzlarının kısaldığını alnının genişlediğini fark ediyorsun. yetişmek zorunda olduğun şeyler var. ama ev hava almalı. sen yokken bir şeyler girmeli eve. oksijen ve biraz da şeker pancarı. ama sen kendi boşluğunu bile tekrar tekrar kendinle dolduruyorsun. sen sabahın 9.45 inde alarmları erteliyorsun hep hayatını ertelediğin gibi. sahi nedir bu ertelemeler? senin odaların evsiz. senin pencerelerin güneşsiz. tutsuz ve tatsız bütün oluşumlar. duvarların da cansız. arada ışıklı ama. bardakların çok kirli farkında mısın? soğuk kahvelerinin tadı gitgide sıcak geliyor sana. neden biliyor musun? alıştın çünkü. o soğuk kahveler sana diyor ki kaybettin ve unutuldun. gün içinde o soğuk kahve gibisin. dışarda kalan yiyeceklerin rengi değişir ya. işte sen o'sun. senin rengin değişti. sen artık karışıksın. her sabah o dökülen saçların var ya hani elinde kalan senden kopanlar onlar. sen her sabah eksik uyanıyorsun. bir yanın bahar bahçe falan değil her yanın sonbahar her yanın çöküş. sen her sabah o gün ışığını almıyorsun farkında mısın? sen taze oksijeni de istemiyorsun artık. sahi nefessiz kalmıyor musun? yüzünü bile yıkamadığın sabahların nasıl geçmesini bekliyorsun ki zaten? gözlerinde kalan çapaklar mı tutacak seni ayakta? gündüz gürültülerine maruz kalıyorsun dimi. evet evet seni hayatta tutan şey bu dimi? yine hepsine göz yumuyorsun ve dinlemiyorsun bile. sahi kulakların aşınmadı mı artık dinlemekten? yetişmeye çalışıyorsun hayata. tutmaya çalışıyorsun ucundan bir şeylerin. yakalıyorsun bu başarın senin. ama çok da ilerleyemiyorsun farkında mısın? sekiyorsun. seke seke yaşıyorsun bu hayatı. ihtimalleri ıskalıyorsun. bak sana diyorum. ihtimal bile yok artık. heyecanın nerede? çok öncesinde kaldı o. sevincinle beraber gömüldü bir yerlere. sen sende yoksun artık. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

tükeniş

kahve ve melatonin

huyumdur hep dirilirim