Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

üzgünüm eskisi gibi değil

her seferinde başa sarıyor hayat her defasında aynı tekmeyi yiyorum götüme akıllanmadan uslanmadan tutulmak bir şeylere acı verici bir süre keyif veriyor bana haz veriyor  her gün aklına giren seni çok daha büyük dertlere sokuyor  farkında değilsin sen kendinde bile değilsin  senin ardından kimse kalmıyor sen sana kalıyorsun o günün sonunda hangisine ağlayacağını şaşırıyorsun ama vazgeçmiyorsun ağlamaktan da  yokluğundan arda kalan hiçbir şey yok geriye dönmekse kötü geriye dönme senin dönecek hiçbir kapın yok  sen onları yok ettin çoktan şarabın etkisiyle günlerin geçiyor kim kimden vazgeçti haberin yok senden vazgeçen çok oldu sahi sen senden vazgeçtin mi  yoksa hala yerinde mi sayıyorsun nesin sen neredesin kim var yanında yanında olanları sen hak etmedin senin hak ettiğin tek şey yalnızlık  tutunacağın bir dal bile yok ama sen meyve vermeye çalışıyorsun senin gövden yok ne meyvesi  sen en başa kaçarken hayat çoktan seni kapının önüne koydu sen kapının önünden seyret hayatı yine yak

birinci sırasız

bir zamanlar uykumu kaçıran şeyler yavaş yavaş kahve bardağına dönüşür bir zamanlar çok özlediğim şeyler yavaş yavaş şarabın yanında yediğim peynire dönüşür bir zamanlar yüzümü güldüren şeyler yavaş yavaş derinden beni sömürür   şu sıralar hiçbir şey yavaş yavaş değil şu sıralar sıradan değil sıralı hiç değil sırasızlardan birisi sayılır bir zamanlar hep dinlediğim şeyler yavaş yavaş kulağımı köpürtür bir zamanlar vazgeçemediğim şeyler yavaş yavaş naylon poşete bürünür bir zamanlar beni hayata bağlayan şeyler  yavaş yavaş her şeye küstürür   şu sıralar hiçbir şey yavaş yavaş değil şu sıralar sıradan değil sıralı hiç değil sırasızlardan birisi sayılır     bir zamanlar hep düşündüğüm şeyler yavaş yavaş beni deliye dönüştürür bir zamanlar hiç düşünmediğim şeyler yavaş yavaş beni şimdi çok güldürür bir zamanlar hiç sevmediğim şeyler yavaş yavaş beni süründürür şu sıralar hiçbir şey yavaş yavaş değil şu sıralar sıradan değil sıralı hiç d

macenin birinci günü

merhaba sayın okurlar ve okuyormuş gibi yapanlar! birazdan bahsi geçecek yazılar macenin 8 gününden ilkinden ibarettir. günaydııın ey halkımmm! günaydın kütahya! yine bok gibisin ve şeker pancarı kokuyorsun kütahya. sabahın dokuz kırkbeşinde sokakta bir şeyler satan amcaların bağırmasıyla güne başlıyorsun. kışlık patatesler gelmiş ve indirimde. üzgünüm nakit yok yanımda alamıyorum kış için patates. bu esnada belediye anons geçiyor sağlıklu huzurlu ve mutlu günler dileriz diye. ha siktir oradan. bunların hiçbiri kütahyada mümkün değil. kütahyada tek mümkün olan şey günü bitirebilmek. geceden oksijensiz kalmışım. kapıyı açıyorum ama kütahyada hala soba yakan insanlar var. duman kokusu odaya girince rahatsız oluyorum. tuvalete varmam ortalama 3-4 saniye sürüyor çünkü göt kadar evde yaşamımı sürdürüyorum. tuvalette aynan yok farkında mısın? bakmıyorsun zaten sabah kendine çok normal değil mi? yüzüne su çarpıp dişlerini iki macun sürdükten sonra havluyu aramıyorsun bile. ıslak ıslak evin iç